Size Özel Fiyat Teklifleri İçin İletişime Geçmeyi Unutmayın !

image3201
Ana Sayfa
E-Ticaret
Dijital Pazarlama
Kurumsal
Hakkımızda
İletişim
  • Ana Sayfa
  • E-Ticaret
  • Dijital Pazarlama
  • Kurumsal
  • Hakkımızda
  • İletişim
image3202
Ana Sayfa
E-Ticaret
Dijital Pazarlama
Kurumsal
Hakkımızda
İletişim
  • Ana Sayfa
  • E-Ticaret
  • Dijital Pazarlama
  • Kurumsal
  • Hakkımızda
  • İletişim

  • Ana Sayfa
  • E-Ticaret
  • Dijital Pazarlama
  • Kurumsal
  • Hakkımızda
  • İletişim
image3203

Girişimcilik

Girişimcilikte başarı ya da başarısızlığa sebep olan çok fazla etmen bulunmaktadır. Bir iş planı ile

bu etmenleri belirleyip bunların cevabını önceden planlamak hayati öneme sahiptir. Bir iş planı

hazırlanırken çok sayıda soruya cevap aranmakla beraber cevap aranması gereken bu soruları ya da iş planının ana unsurlarını üç başlıkta toplamak mümkündür. Bunlar iş fikri, network ve finansmandır.

Bu bölümde girişim için ihtiyaç duyulan finansal kaynaklar ve bunların özellikleri hakkında bilgi

verilmektedir.

Girişimci açısından; gerektiği zamanda, yeterli tutarda ve uygun koşullarda fon sağlanabilmesi hayati

öneme sahiptir. Ülkemizde bırakın yeni kurulan işletmeleri; çoğu mikro, küçük ve orta büyüklükteki

işletme bile yeterli ve zamanında fon bulamadıkları için kapanmak durumunda kalmaktadır.

Girişimciler ve onlar tarafından kurulan KOBİ’ler ile yapılan anketlerde, finansal kaynaklara erişim

başarı ya da başarısızlığın en önemli nedeni olarak ifade edilmektedir. Her ne kadar bu önem sırası

girişim evresine göre değişse de finansman kaynaklarına erişimin girişimin başarısındaki önemi

yadsınamaz.


1. YENİ GİRİŞİMLER İÇİN FİNANSMAN İHTİYACININ NEDENLERİ

Girişimciler temel olarak iki nedenden dolayı finansmana ihtiyaç duyarlar. Bunlardan birincisi cari yani

günlük faaliyetlerini yürütmek (hammadde satın almak, çalıştırdığı elemanlara ücret ödemek gibi) için

harcama yapmak, ikincisi ise iş fikrinin gerektirdiği sabit yatırımları (arsa, bina, makine, demirbaş, taşıt gibi)

yapmaktır. Bu temel nedenleri, aşağıdaki gibi daha ayrıntılı bir biçimde de sınıflandırabiliriz:

a) Girişimci işe başlarken ulaşabildiği finansal kaynakla, iş fikrine esas teşkil eden ürün ya da

ürünleri üretmeye yardımcı olacak makine, teçhizat, bina, büro malzemesi gibi maddi duran

varlıkları satın alır veya mevcut bir tesisi başkasından devralır. Diğer bir deyişle, duran varlıklara

yatırım yapılır.

b) Finansal kaynakla patent, isim hakkı, bilgisayar yazılımı, çeşitli haklar gibi maddi olmayan duran

varlıklara ilişkin harcamalar finanse edilir.

c) Üretilecek ürün (ürünler) ya da sunulacak hizmet için kullanılacak ticari mallar, ara malları veya

diğer malzemeler satın alınır. Başka bir ifadeyle bilançoda yer alan stok kalemi finanse edilir. Bu

harcama kalemi için nakit ihtiyacı, giriş ve nakit çıkışları arasındaki uyuma bağlı olarak değişecektir.

Yani satılan mal veya hizmetin bedelinin ödeme tarihi (vadesi) ile satın alınan mal veya hizmetin

ödeme bedelinin tarihi aynı veya birbirine yakınsa fon ihtiyacı az olacaktır. Aksi durumda yani

girişimcinin müşterisine sunduğu vade, girişimciye sunulan vadeden fazla ise bu durumda daha

fazla fon ihtiyacı ortaya çıkacaktır ki buna finans dilinde “alacaklara yatırım yapma” denir. Ne yazık

ki çoğu girişimci iş planını hazırlarken işletme sermayesi ihtiyacını (kabaca stok ve alacaklara yapılan

yatırımın toplamı) ya öngörmemekte ya da eksik hesaplamaktadır. Durum bu olunca da hedeflenen üretim

seviyesine ulaşma söz konusu olamamaktadır.

d) Çalışanların ücreti, sigorta primi ile vergi, kira vb. işletme giderlerinin ödenmesi için finansal

kaynağa ihtiyaç duyulabilir (Aktaş vd., 2017).

Bir girişimci, finansal kaynak temin etmeden önce iş planında da belirtildiği gibi aşağıdaki hususlar

açıklığa kavuşturulmalıdır:

a) Finansmana neden ihtiyaç duyulduğu açık bir biçimde ortaya konulmalıdır. Elde edilen fonların hangi amaçla kullanılacağının doğru tespit edilmesi çok önemlidir. Zira her finansman kaynağı her amaç için uygun olmayabilir. Uygun finansman kaynağının seçilmesi, kurulacak işletmenin finansman

açısından sıkıntıya düşmemesine yardımcı olacaktır.

b) Ne kadar paraya ihtiyaç olduğu belirlenmelidir. Finansman ihtiyacının toplam tutarı bilinmeden

adım atılırsa ileride likidite sıkıntısı ile karşılaşılabilir. Girişimci, ilave kaynak ihtiyacı ortaya

çıktığında ya yeni finansal kaynak bulamamakta ya da bulsa bile zaman baskısından dolayı kaynağın

maliyeti yükselmektedir. Çoğu girişimin başarısız olması da bu nedenden kaynaklanmaktadır.

c) Her bir harcama ya da yatırım kalemi için fona ne kadar süre ile ihtiyaç duyulacağı iyi tahmin

edilmelidir. Temel yaklaşım, kullanılan fonun finanse ettiği varlıktan sağlanan nakit akımları ile

ödenmesi şeklinde olmalıdır. Örneğin, finansal kaynak ile stoklar finanse edilmişse, stokların ne

zamana kadar satılıp nakde dönüşeceği iyi hesaplanmalıdır. Eğer öngörülen sürenin üzerinde

stoklar nakde dönüşmüşse girişimci, vadesi gelen yükümlülüklerini zamanında ödeme konusunda

sıkıntı yaşayacaktır.

d) Girişimcinin kullanılan fonları geri ödeyebilme kapasitesi doğru biçimde tespit edilmelidir. Özellikle

bu husus, yabancı kaynak yani borç kullanımında önemlidir. Bu noktada fonun üretken bir alan için

kullanılması hayati öneme sahiptir. Fon, üretken bir alanda kullanılmadığında veya borcun nasıl

geri ödeneceği iyi planlanmadığında girişimci ödeme konusunda sıkıntıya düşebilecektir.

e) Yabancı kaynak yani borç kullanılacaksa (banka kredisi vb.) alacaklı (örneğin bankadan kredi

kullanılması halinde banka), teminat isteyecektir. Özellikle banka kredisi kullanılacaksa teminat

konusu iyi planlanmalıdır. Aksi halde işifikri ne kadar iyi olsa da bankadan kredi kullanımı mümkün

olmayacaktır. Ne yazık ki teminat yetersizliği çoğu zaman girişimcinin önündeki en önemli engeldir.

Bankalar kredi verirken 5 K ilkesine (Karakter, Kapasite, Kapital, Karşılık yani Teminat ve Koşullar)

göre hareket etmektedir. Bu ilkelere uyum, bankanın parasını geri tahsil etmesine yardımcı olmaktadır.

Girişimcinin karakteri yani iş ahlakı, rekabet etmek için yeterli iş kapasitesine sahip olup olmadığı,

özsermayesi, göstereceği teminat (kefil, ipotek vb.) ve yatırım için uygun iş ortamının olup olmadığı aynı zamanda girişimcinin başarı ya da başarısızlığı açısından da önemlidir. Bu 5 K’dan birisi olan karşılık yani teminat, kredi kurumlarının en fazla önemsediği husustur.


2. BORÇ VE ÖZSERMAYE İLE FİNANSMANIN TEMEL ÖZELLİKLERİ

Girişimcinin yeni bir iş kurarken temel fon kaynakları, özsermaye (öz kaynaklar yani kendi parası) ve

yabancı kaynaklar olarak adlandırılan borçtur.

Özsermaye vadesi sonsuz olan bir kaynaktır. İşletmenin ömrü sonsuz kabul edildiği (işletmenin

sürekliliği kavramı) için bu kavrama bağlı olarak özsermayenin de vadesi sonsuzdur. Teorik olarak

ortaklara ait bir para olan özsermayenin getirisi (maliyeti) borcun maliyetinden yüksektir. Çoğu

girişimci tarafından dile getirilen “Bu para benim param, nasıl olur da maliyeti olur?” anlayışı doğru

değildir. Bu gerçeği bilmeyen girişimciler, yaptıkları yatırımda olması gereken getirinin altında

bir hedef belirleyeceğinden kurdukları girişimin değerinin zamanla artmasından ziyade azaldığını

göreceklerdir.

Finansmanda kısa ve uzun vade ayırımı, borçlar için söz konusudur. Kısa vadeli borçlar, bir yıl içinde

ödenmesi gereken borçlar iken uzun vadeli borçlar, vadesi bir yıldan uzun olan borçlardır. Uzun vadeli

borçların bir yıl içinde ödenecek kısımları da kısa vadeli borç olarak kabul edilir. Borcu veren kurumlar uzun vadede belirsizlik daha fazla olduğu için uzun vadeli kredinin faizini daha yüksek tutarlar. Öte yandan, borcun vadesi arttıkça girişimci açısından likidite riski (burada borcu bir yıl içinde ödeme durumu) düşecektir ama borcun maliyeti de yani faizi de yükselecektir. Bu yüzden kısa vadeli borçlar likidite riski yüksek ama faizi daha düşük borçlardır. Uzun vadeli borçlar ise likidite riski düşük ama faizi daha yüksek borçlardır.

Girişimciye başlangıçta mümkünse borç kullanmaması tavsiye edilir ama yeteri kadar özsermaye veya devlet desteği bulamaması durumunda borç kullanması önerilebilir. Borç olarak da maliyeti yüksek olmakla beraber öncelik uzun vadeli borç olmalıdır. Çünkü girişimin ilk yılları zor yıllardır. Bu yıllarda başlangıçta belirlenen satış ve kâr hedeflerinin altında kalma ihtimali yüksektir. Bu yüzden kısa vadeli borçların vadesinde ödenmesi ihtimali düşüktür. Çok mecbur olmadıkça kısa vadeli kredi kullanılmamalı, kullanılacaksa da stok ve alacakları finanse ederken kullanılmalıdır. Fakat sabit varlıkları finanse ederken kısa vadeli borç kullanma yoluna gidilmemelidir. Bu çok riskli bir seçenektir. Çoğu başarısız girişimcinin yaptığı hata da budur .

Birbirine alternatif olan bu kaynakların belirli fayda ve mahzurları vardır. Genel olarak birinin faydası,

diğerinin mahzurudur. Bu fayda ve mahzurlara bakarak girişimci, finansmanda kendi yol haritasını

çizmelidir.


3. ÖZSERMAYE BULMAYA YÖNELİK FİNANSMAN TÜRLERİ

Özsermaye (özkaynak) finansmanı temel olarak iki şekilde olur. Bunlar:

a. Girişimcinin kendi parasını sermaye olarak koyması veya girişime başlangıçta ortak alınması

b. İşletmede yaratılan kaynakların kullanılması (otofinansman),

Girişimcilikte özsermaye ile finansman, girişimci ortakların işletmeye kendi paralarını kaynak olarak

koyması veya dışarıdan yeni ortak alınarak bu ortakların koydukları kaynaklardan yararlanılmasıdır.

Burada girişimci ya da girişimciler işletmeye ya kendi paralarını koyarak sermaye sağlamakta ya da

yeni ortaklar vasıtasıyla fon sağlanmaktadır. Bu noktada kullanılabilecek temel finansal kaynaklar;

melek yatırımcılar, risk sermayesi ve halka açılmadır.

Bir diğer kaynak ise işletme kurulduktan sonra ortaya çıkan durumdur. Girişim başarılı olup işletme

kâr ettiğinde dönem kârından işletmenin kârı üzerinden ödenecek vergilerin düşülmesi ile net kâr

bulunur. Net kâr işletme ortakları olan girişimci ve varsa ortaklarına aittir. İşletme ortakları isterlerse,

kârdan ayrılması gereken bazı tutarlar (kanuni yedekler) düşüldükten sonraki kısmı kâr payı olarak

alırlar veya kâr payı almayarak kanuni yedekler düşüldükten sonra kalan net kârın bir kısmını veya

tamamını işletmede bırakırlar. İşte işletmede bırakılan bu tutarlar otofinansman sağlar (işletmenin

kendi yarattığı kaynaklarla finansman) ve özsermaye ile finansmanın bir çeşidini oluşturur.

Girişimcilerin ortak bulmaya yönelik temel finansal kaynak türleri; melek yatırımcılar, risk sermayesi

şirketleri ve halka açılmadır.

3.1. Melek Yatırımcılar

Girişimciler, başlangıçta işlerini öz sermayeleri veya eş ve çevrelerinden elde ettikleri sermaye

ile kurarlar. Literatürde melek yatırımcı, Türkiye’de ise Bireysel Katılım Sermayedarı olarak bilinen bu

yatırımcılar girişimcilere erken evrede destek olurlar. Melek yatırımcılar; yatırım açısından daha riskli

olan erken evredeki girişimlere genellikle küçük miktarlarda (100.000 TL-1.000.000 TL) finansman ve

bu finansmanla birlikte satış, pazarlama, insan kaynağı tedariki ve eğitimi, yönetim gibi hususlarda da

destek olan varlıklı şahıslardır. Türkiye’de Hazine Müsteşarlığı tarafından 15.02.2013 tarihinde Resmi

Gazete’de yayımlanan Bireysel Katılım Sermayesi Hakkındaki Yönetmeliğinde göre Bireysel Katılım

Yatırımcıları; iki takvim yılı içerisinde yıllık geliri en az 200.000 TL veya menkul ve gayrimenkul varlıklarının toplamı 1.000.000 TL olan, son 5 yıl içerisinde en az iki yıl, yıllık cirosu 25.000.000

TL olan bir şirkette en az Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonunda çalışılması vb. tecrübe kriterlerini

sağlayan, kişisel maddi varlık ve tecrübelerini başlangıç aşamasındaki şirketlere aktaran gerçek kişiler olarak tanımlanmıştır”

Görüldüğü gibi iş melekleri, sağladıkları fonlar karşılığında işletmeye ortak olurlar ve yönetimde

kontrol hakkı elde ederler. Melek yatırımcılar girişimciye sadece finansal destek değil aynı zamanda  iş ağı (network) ve knowhow (işin nasıl yapılacağı konusundaki bilgi) desteği de sağlar. Belki de bu iki destek, girişimciye sağlanan finansal destekten çok daha fazla önemlidir. Zira girişimcinin işi büyütmesi için iş ağını büyütmesi ve işi konusundaki teknik bilgisini de geliştirmesi şarttır.

İş meleklerinin amacı, firmada ortak olarak sürekli kalmak değildir. Halka arz veya hisselerini başka

yatırımcılara, proje fikrinin ilk sahiplerine veya diğer firmalara satmak gibi bir çıkış stratejileri olan iş

melekleri genellikle 5-7 yıl içinde firmadan çıkışı planlarlar. İş melekleri, her projeyi değil başarı şansı yüksek orijinal projeleri finanse ederler.

3.2. Risk (Girişim) Sermayesi

Risk ya da girişim sermayesi, finansal gücü yeterli olmayan genç ve hızlı büyüyen firmaların yatırım

fikirlerini gerçekleştirmesine imkân tanıyan ortaklığa dayalı bir yatırım finansman biçimidir. Risk

sermayesi, yatırımın başında değil daha sonraki aşamasında olan girişimciye destek verdiği için melek yatırımcıya kıyasla daha az risk alır.

Türkiye’deki ilk girişim sermayesi bankalar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla kurulan ilk şirket

Vakıf Risk A.Ş. olup şu anda Türkiye’de 6’sı halka açık olmak üzere toplam 12 adet girişim sermayesi

yatırım ortaklığı (GSYO) firması bulunmaktadır. Her ne kadar GSYO’lar farklı yatırım alternatiflerini

bünyelerinde taşısalar da yatırım alternatifleri içerisinde girişim sermayesi yatırımları, önemli bir

ağırlık teşkil etmektedir. Bu ağırlık, her geçen gün de artmaktadır.

Türkiye’deki girişim sermayesi yatırım ortaklıkları, çekirdek aşamasındaki girişimleri riskli buldukları için bunlara yatırım yapmamaktadır. Türkiye’de tercih edilen girişimciler; fikir aşamasını geçmiş, firmasını kurmuş ve kâr elde etmeye başlamış ancak büyümek, yatırımlarını devam ettirebilmek amacıyla finansmana ihtiyacı olan girişimcilerdir.

Görüldüğü gibi risk sermayesi şirketi, girişime özsermaye niteliğinde yatırım yapar ve böylece

şirketin kontrol hakkının bir kısmını da üzerine alır. Ancak yönetim deneyimini yatırım yaptığı şirkete

yansıtır. Melek yatırımcılar gibi risk sermayesi şirketleri de girişimciye sadece finansal destek değil

network ve knowhow desteği de sağlar.

Risk sermayesi şirketi de belirli bir süre sonra hisselerini satarak ortaklıktan çıkmak ister. İş meleklerini ve risk sermayesini kullanacak girişimcilerin çok iyi projelerinin olması gerekir. Ayrıca kurulan şirketin büyüme potansiyelinin olması ve girişimcilerde şirketin kontrolünü paylaşma isteğinin bulunması bu desteğin alınması açısından hayati önemi haizdir.

3.3. Halka Açılma

Girişimcilerin şirket kurarken hangi hukuki şirket yapısını seçeceği önemlidir. Tüzel kişilik yapısı

olan limited şirket, ülkemizde anonim şirkete göre sayıca daha fazladır. Bu tercihin çoğu, bilinçli bir

seçime dayanmamaktadır. Örneğin Türk Ticaret Kanununda son yapılan değişiklikle anonim şirket

yapısı, limited şirket yapısına kıyasla daha cazip hale getirilmiştir. Bu cazip yönlere ilaveten anonim

şirketler, halka açılıp özsermayeyi güçlendirmeye imkân vermesi açısından da büyüme yönünden

avantaj sağlamaktadır. Halka açılan şirket kendisine yeni ortak bulmuş olur. Yeni ortaklar şirketten

hisse alarak hisse senedinin sağladığı haklara sahip olur. Bu haklar şunlardır:

Yeni Girişimler için Finansal Kaynaklara Erişim 241

• Kârdan pay alma hakkı

• Tasfiyeden pay alma hakkı

• Bedelsiz pay edinme hakkı

• Yeni pay alma hakkı (rüçhan hakkı)

• Genel kurula katılma hakkı

• Oy hakkı

• İnceleme ve denetleme hakkı

Öncelikle bilinmesi gereken şey, Sermaye Piyasası Kanununa göre ancak anonim şirketlerin halka açılabilme hakkının olmasıdır. Hisse senetlerini halka arz etmek için anonim şirketlerin izlemesi gereken bir prosedür vardır. Bu prosedürün en önemli aşaması ise halka arz için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin alınmasıdır. Hisse senetlerini halka arz eden anonim şirket, arz işlemi bittikten sonra artık halka açık anonim şirket olur. Halka açık anonim şirketler daha sonra finansmana ihtiyaç duyduklarında sermayelerini arttırıp artırılan sermayeyi temsil eden hisseleri mevcut ortaklarına (şirketin hisselerini halen elinde bulunduran yatırımcılar) rüçhan haklarını kullandırmak yoluyla satabilirler. Rüçhan haklarının kullanılmasından sonra kalan hisseler (rüçhan haklarını kullanarak artırılan sermayeyi temsil eden, yeni hisseleri almak istemeyen mevcut ortaklardan kalan hisseler) halka arz yoluyla satılarak da fon temin edilebilir. Bu tür halka arzlara ise “ikincil halka arz” adı verilir. Halka açık bir anonim şirket, artırılan sermayeyi temsil eden hisseleri mevcut ortakların rüçhan haklarını kısmen veya tamamen kısıtlayarak belirli yatırımcılara da satabilir. Bu tür hisse satışına “tahsisli satış” adı verilir. Daha önce de ifade edildiği gibi sadece anonim şirketler, hisselerini halka arz ederek sermaye piyasasından özsermaye şeklinde fon temin edebilirler.


4. BORÇ BULMAYA YÖNELİK FİNANSMAN KAYNAKLARI

4.1.Spontan Finansman

Spontan finansman, ticari işlem yapılırken aynı anda otomatik olarak finansmanın da sağlandığı

bir finansman türüdür. Örneğin girişimci, faaliyetlerinde kullanacağı mal veya hizmeti vadeli olarak

satın aldığında spontan finansman sağlanmış olur. Mal veya hizmet vadeli alındığında, ödeme

ötelenmektedir. Böylece mal veya hizmet alımıyla eş zamanlı olarak (spontan olarak) satıcıdan ticari

borç şeklinde finansman temin edilmektedir. Girişimin ilk aşamasında bankalardan teminat sorunu

nedeniyle kredi bulmak zor olduğundan girişimcinin işin başlarında en fazla kullanacağı borç türü,

satıcılardan vadeli alım yapılarak sağlanan ve ticari borçlar olarak tanımlanan bu finansman türüdür.

Bu yüzden tedarikçilerle yani satıcılarla karşılıklı güven ilişkisine dayalı iş yürütmek, işin devamlılığı

açısından hayati öneme sahiptir. Başlangıçta girişimci, yeterince tanınmadığından satıcının verdiği

limit (vadeli satış için izin verilen miktar) düşük olsa da girişimcinin ödemelerini aksatmadan

yapması, karşı tarafta güven oluşturmaya yardımcı olacak ve zamanla kredi limitinin artmasına

imkân verecektir. Diğer spontan finansman kaynakları aşağıda sıralanmıştır:

• Müşteri avansları ve peşin tahsilatlar

• Ödenecek vergi ve diğer yükümlülükler

4.1.1. Ticari Borçlar

Ticari borç; yukarıda da ifade edildiği gibi mal veya hizmet alımının vadeli yapılması, başka bir ifadeyle

mal ve hizmet alımında bedelin hemen ödenmeyerek belirli bir süre sonra ödenmesi halinde sağlanan

bir finansman durumudur.

Bu finansmanda mal alımında alış iskontosu varsa bundan yararlanılmayacağı için yararlanılamayan

alış iskontosu bu seçeneğin maliyeti olur. Dolayısıyla ticari borçların finansman maliyeti de alış

iskontosu yükseldikçe artar. Bu yüzden yararlanılmayan peşin iskontonun maliyeti, mutlaka dikkate

alınmalıdır. Bu maliyetin büyüklüğü diğer finansman seçeneklerinin maliyetleriyle kıyaslanarak bu

seçenekten yararlanma yoluna gidilmelidir. Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde bu maliyet, daha

da büyüyeceğinden ticari borçların maliyetini doğru hesaplamak son derece önemlidir.

4.1.2. Müşteri avansları ve peşin tahsilatlar

Müşteri avansları ve diğer peşin tahsilatlar mal veya hizmet müşteriye sunulmadan önce mal veya

hizmet bedelinin tamamının veya bir kısmının müşteriden tahsil edilmesi yoluyla sağlanan finansman

türüdür. Bu finansman, her girişimcinin ideali olsa da bu imkândan her zaman yararlanmak mümkün

değildir. Bu seçenek, özellikli (sipariş üzerine müşteriye özel olarak yapılan) mal veya hizmet

sunumlarında ortaya çıkabilen bir finansman şeklidir. Müşteri avansları ve diğer peşin tahsilatların

iki ayrı üstün yönü vardır. Bunlardan birincisi ilgili malı imal etmek veya tedarik etmek ya da hizmeti

sunmak için gerekli finansmanı bedava temin etmektir. İkincisi ise müşterinin siparişinden vazgeçme

olasılığına karşı bir güvence sağlanmasıdır. Tam rekabet piyasasında çok sayıda satıcı olduğundan bu seçenekten her mal ve hizmet üretimi için yararlanmak mümkün değildir. Girişimci, bu seçenekten

yararlanmak için öncelikle özellikli mal üretmeli yani piyasada aranan bir iş yapmalıdır. 

Spontan finansman,ticari işlemyapılırken aynı anda otomatik olarak finansmanın da sağlandığı bir finansman türüdür. Ticari borç; yukarıda da ifade edildiği gibi mal veya hizmet alımının vadeli yapılması, başka bir ifadeyle mal ve hizmet alımında bedelin hemen ödenmeyerek belirli bir süre sonra ödenmesi halinde sağlanan bir finansman durumudur.

4.1.3. Ödenecek vergi ve diğer yükümlülükler

Devlet üreticiyi ve dolayısıyla girişimcileri teşvik etmek için vergi, sosyal güvenlik kesintileri vb. bazı

tahsilatlarını, vergiyi doğuran olayların gerçekleşmesinden belirli bir süre sonra tahsil ederek onlara

finansman sağlar. Örneğin sosyal güvenlik kesintilerinin hem çalışan hem de işveren payı, maaşlar

ödendiğinde tahsil edilmez. Bir sonraki ayın sonunda tahsil edilerek girişimcilere (işletmelere) bir

aylık finansman sağlanır.

Görüldüğü gibi, spontan finansman kaynakları, girişimciler için önemli finansman kaynaklarıdır. Bu

kaynaklar genel olarak kısa vadeli kaynaklardır.

4.2. Banka Kredileri

Girişimciler, bankalardan kredi olarak fon temin edebilirler. Daha önce açıklandığı gibi genel olarak

banka kredileri vadelerine göre kısa vadeli veya uzun vadeli banka kredisi şeklindedir.

Gelişmiş ülkelerin birçoğuna kıyasla Türkiye’de yeni girişim ve KOBİ’lere sağlanan bankacılık sektörü

kredileri halen düşük seviyededir. KOBİ kredileri toplam banka kredilerinin %25’i civarındadır.

Üstüne üstlük kredi faiz oranları da bu ülkelerle karşılaştırıldığında daha yüksektir. Bunların yanı

sıra Türkiye’de girişimciler tarafından kurulan KOBİ’lerin büyük bir kısmının mikro ölçekli olması

dolayısıyla mali ve kurumsal yapısı zayıf işletmeler olması, bu tür işletmelerin banka kredilerine

erişimlerini zorlaştıran önemli bir faktördür.

Türkiye’de girişimcilere ve işletmelere bankalarca sunulan çeşitli krediler aşağıda kısaca

açıklanmaktadır.

4.2.1. Borçlu cari hesap (rotatif kredi)

Bu tür kredide banka girişimciye verebileceği kredi için bir limit tahsis eder. Bu limit dâhilinde girişimci

nakde ihtiyaç duydukça borçlu cari hesabından para çeker. Girişimcinin borçlu cari hesabından para çekmesi

bankadan kredi kullanması yani bankaya borçlanması demektir. Bu hesap türünde girişimcinin fazla faiz

ödememek için eline nakit geçtiğinde girişimciye borçlu cari hesabından çektiği tutarın tamamını veya bir

kısmını ödemesi tavsiye edilir. Girişimci borçlu cari hesabından çektiği tutarı elinde tuttuğu süreye

göre faiz öder.

Borçlu cari hesabın belirli bir vadesi olmamakla beraber yılda bir kere kapatılmalıdır. Banka üç aylık

dönemler itibariyle ortalama bakiye üzerinden faiz hesaplar ve bu faizi girişimciden nakit olarak

tahsil eder. Borçlu cari hesapta aşağıda anlatılan spot kredi türünden farklı olarak faiz oranı sabit

değildir ve ödeme günündeki cari faiz oranı üzerinden hesaplama yapılır. Bu yüzden faizlerde artış

olduğunda maliyeti de ona göre artacaktır. Bu hesapta spot kredi için söz konusu olmayan faiz oranı riski mevcuttur.Bu hesap türünün faizi diğer kredi türlerine göre yüksektir. Bu yüzden, daha çok acil nakit ihtiyaçlarının karşılanması için uygundur.

Bu krediler, kesinlikle kısa vadeli işletme sermayesini finanse etmek amacıyla kullanılmalıdır. Duran

varlık (bina, makine, teçhizat, demirbaş vb) alımı, hem likidite riski hem de maliyeti nedeniyle

kullanılmaya uygun değildir.

Bu tür krediler, nakit girişi sık ancak düzensiz olan işleri yapan girişimciler için daha uygundur.

4.2.2. Spot kredi

Spot kredi, faiz ve anaparanın vade sonunda bir defada ödendiği kredi türüdür. Borçlu cari hesaptan

en önemli farkı, belirli bir vadesinin olması ve vade sonunda faiz ve anaparanın ödeme zorunluluğunun

bulunmasıdır. Bu özelliğinden dolayı yani acil bir ihtiyaç için kullanılmaması sebebiyle faizi, borçlu

cari hesaba göre daha düşüktür.

Spot kredide faiz, baştan belirlenir ve vade boyunca değişmez.

Spot kredi, nakit girişleri düzenli (belirli bir vadeye bağlı) olan girişimciler uygundur. Girişimcinin belirli

vadelerde düzenli tahsilat yapabilmesi söz konusu olduğunda girişimci, spot kredi kullanmalıdır. Spot

kredinin en önemli dezavantajı, belli bir dönem için kullanıldığından nakde ihtiyaç olmayan zaman aralığı bulunması durumunda bu aralık için de faiz ödenmesidir.

Borçlu cari hesap ve spot kredi ile ilgili birer örnek verelim.

Girişimci piyasada rağbet gören bir donanım imalatçısıdır. Bu girişimcinin satışlarının sık olduğunu

ve satışlarının çoğunu nakit karşılığı yaptığını kabul edelim. Ancak nakit akışları da düzensiz olsun.

Yani hangi gün kaç donanım satacağını ve eline her gün kaç lira geçeceğini, tam doğrulukla bilmesin.

Varsayalım ki bu donanım için kendisine girdi sağlayan tedarikçilerden birisine yani kendisine ara

malı sağlayan işletmeye bugün ödeme yapması gerekmektedir ancak elinde ödemeyi yapmaya yetecek kadar nakit yoktur. Bu durumda girişimci borçlu cari hesabından para çekerek ödemesini yapabilir.

Girişimci, ürününü sattıkça satışlardan elde ettiği nakit ile borçlu cari hesabını kapatır. Bu örnekte

girişimcinin nakit girişleri düzenli olmadığından borçlu cari hesabı kullanması daha avantajlıdır.

Zira bu örnekte girişimcinin stokları erken satması beklendiğinden ihtiyaç duyduğu dönem için faiz

ödeyecek, spot kredi kullanması halinde söz konusu olan paraya ihtiyaç duyulmayan dönem için ise

fazladan faiz ödemesi gerekmeyecektir. İkinci örneğimizde girişimci, sipariş üzerine üretim yapan bir üretici olsun. Girişimci satışlarını artırmak için teslimattan sonra tahsilatta müşteriye belirli bir vade tanıyor olsun. Bu girişimcinin doğal olarak hammadde satın almak, işçilik ücretlerini ödemek vb. için nakde ihtiyacı olacaktır. Burada girişimcinin spot kredi kullanması daha uygundur çünkü siparişi ne zaman teslim edeceğini ve tahsilatı ne zaman yapacağını bilmektedir. Girişimci, bu örnekte tahsilat için sabit bir vade verdiğinden spot kredi kullanılabilir.

4.2.3. İskonto (iştira) kredisi

İştira kredisi, vadesi gelmemiş müşteri senet veya çeklerinin yazılı değeri üzerinden vadeye kadar

faiz ve diğer masraflar düşülerek ödenmesi yani iskonto edilmesidir. Böylece girişimci, elindeki çek ve

senetlerin vadesini beklemeden nakit elde etmiş olur.

4.2.4. Taksit ödemeli krediler

Taksit ödemeli kredilere devresel ödemeler de denir. Yatırım amacıyla kullanılması daha uygun olan

bu tür banka kredilerinde işletme; kredinin faiz ve anaparasını aylık, üç aylık, altı aylık vb. taksitlerle

öder. Yatırım amacıyla yani makine, ekipman, büro malzemesi, taşıt aracı gibi maddi duran varlıkları

satın alma maksadıyla kullanılan bu krediler, bazen stok alımı için de tercih edilebilir.

4.3. Faktoring

Girişimcinin mal ve hizmet satışından doğan veya doğacak alacaklarını, faktoring firmasına devrederek

sağladığı nakit girişi işlemidir. Faktoring firması, girişimciye finansman ve/veya tahsilat konusunda

hizmet sağlar. En çok kullanılan türleri şunlardır:

• Tam hizmet faktoringi: Bu faktoring işleminde girişimciye hem finansman hem de tahsilat hizmeti

sunulur. Bu faktoring türünde faktoring şirketi, girişimciye alacağının karşılığında belirli bir

ön ödeme yaparak finansman hizmeti sunduğu gibi alacağın tahsilatı konusunda da yardımcı

olmaktadır. Alacağın vadesi geldiğinde tahsilatı, faktoring şirketi yapmakta ve vadeye kadar

olan faiz ile ön ödeme tutarını düşerek kalan tutarı girişimciye ödemektedir. Tahsilatın riskinin

girişimcide olup olmamasına göre bu faktoring türü ikiye ayrılır: Alacağın tahsilatı konusunda

girişimciye garantinin verildiği faktoring türüne “gayri kabili rücu faktoring” denilirken; diğerine

“kabili rücu faktoring” denir. Bir diğer deyişle, gayri kabili rücu faktoringde ödenmeme riskini

faktoring şirketi üstlenmekte iken diğerinde üstlenmemektedir. Yani kabili rücu faktoringde,

müşterinin ödeme yapmaması durumunda girişimci ön ödemeyi faizi ile birlikte faktoring

şirketine geri ödemek durumundadır. 

İştira kredisi, vadesi gelmemiş müşteri senet veya çeklerinin yazılı değeri üzerinden vadeye kadar faiz ve diğer masraflar düşülerek ödenmesi yani iskonto edilmesidir. Faktoring firması, girişimciye finansman ve/veya tahsilat konusunda hizmet sağlar.

Vade faktoringi: Vade faktoring türünde finansman hizmeti sunulmaz dolayısıyla girişimciye herhangi

bir ön ödeme yapılmaz. Faktoring şirketi girişimciye sadece tahsilat hizmeti sunar. Yani faktoring

şirketi, girişimcinin alacağını vadesinde tahsil eder; kendi masrafını düşerek kalan tutarı

girişimciye öder.

• Fatura ıskontosu: Burada ise bir öncekinin aksine faktoring şirketi, sadece finansman hizmeti sunar.

Faktoring firması, faturadan vadeye kadar olan faiz ve masrafı düşerek girişimciye ön ödeme

yapar. Bu işlemde tahsilat işi, girişimci tarafından yürütülür. Girişimci, müşterisinden tahsilatı

yapar ve sağlanan finansman hizmetinin karşılığı olan faizi, faktoring şirketine aktarır. Müşteri

ödeme yapmasa bile girişimci, her hâlükârda vade sonunda fatura tutarını faktoring şirketine

ödemek zorundadır. Bu tür faktoring, iskonto (iştira) kredisi ile içerik açısından aynıdır. Aradaki

tek fark, finansman hizmetini sunanın burada banka değil faktoring şirketi olmasıdır.


4.4. Finansal Kiralama

Finansal kiralama; bir finansal kiralama şirketinin girişimcinin ihtiyaç duyduğu bir makine, teçhizat

veya gayrimenkulü satın alıp kullanımını dönemlik kira ödemeleri karşılığında girişimciye vermesi

ve sözleşme dönemi sonunda mülkiyetin sembolik bir bedelle veya bedelsiz olarak girişimciye

devredilmesi işlemidir.

Finansal kiralama işlemi girişimciye şu avantajları sağlar:

• Masraflar dâhil % 100 finansman imkânı sağlar. Kiracı olan girişimcinin özkaynakları ile herhangi

bir ödeme yapması gerekmez. Ancak bazı finansal kiralama şirketleri, bazı varlık kiralamalarında

varlığın bedelinin % 20’si gibi bir ön ödeme de alabilmektedir.

• Duran varlık yatırımı için en uygun borçlanma vadesi olan uzun vadeli finansmanı, girişimciye

sunan bir finansman şeklidir.

• Finansal kiralama şirketine yapılan ödemeler, taksitlerle yapıldığından girişimcinin nakit

çıkışlarında düzen sağlar.

• Tüm satınalma ve ithalat işlemlerinin finansal kiralama şirketi tarafından yapılması girişimciye

operasyonel kolaylık sağlar.


Finansal kiralama işlemlerinde finansal kiralama şirketinin sorumluluğu, ilgili varlığı satın alıp

kullanıma hazır halde (taşıma, montaj, deneme vb. dâhil) girişimciye devrettiğinde sona erer. Ödeme

bitene kadar her ne kadar varlığın mülkiyeti finansal kiralama şirketine ait olsa da kullanımla ilgili

tüm sorumluluklar artık girişimciye aittir. Dolayısıyla, tüm bakım ve onarım, vergiler (emlak vergisi,

motorlu taşıtlar vergisi, varlıkla ilgili yapılan sigorta işleri vb.) gibi ödeme yükümlülükleri girişimcinin

üzerine geçer. Daha önce de ifade edildiği gibi finansal kiralamanın diğer bir özelliği sözleşme

süresinin sonunda varlığın sembolik bir bedelle veya bedelsiz olarak girişimciye devredilmesidir. Bu

devir işleminden itibaren girişimci, varlığa tam olarak sahip olur ve varlık üzerinde istediği tasarrufta

(ikinci elden satmak gibi) da bulunabilir. Öte yandan sözleşme süresi içinde kira bedellerinin ödenmesi konusunda girişimci; yükümlülüğünü yerine getiremezse finansal kiralama şirketi, ilgili varlığa el koyabilir.

Bir diğer kiralama türü, faaliyet kiralaması olup bu kiralama türünde kullanımla ilgili tüm

sorumluluklar kiralama şirketine aittir. Yani kiraya veren şirket tüm bakım ve onarım giderlerini,

vergileri, varlığa ilişkin sigorta primlerini ve kullanımla ilgili diğer yükleri de üstlenmiş durumdadır.

Faaliyet kiralamasında finansal kiralamadan farklı olarak kira süresi sonunda girişimci kiraladığı

varlığı, kiraya veren şirkete iade etmek zorundadır. Ülkemizde faaliyet kiralaması, daha çok binek

araçlar ve iş makineleri için kullanılmaktadır.

4.5. Forfaiting

Girişimci işletmenin ihracat işlemleri için kullanabileceği bir finansal kaynak türüdür. Faktoringe

kıyasla Türkiye’de fazla uygulama alanı olmayan forfaiting, daha çok uzun vade ile yapılan yatırım

malı ihracat işlemlerinde kullanılır.

Forfaiting işleminde ihracat yapan girişimci, tahsilatını daha sonra yapacağı malı ithalatçıya sevk

eder. Genelde bu vadeli satış işleminin vadesi, bir yıldan uzundur. Girişimci, ithalatçıdan ödemenin

yapılacağını belirten ve banka garantisi taşıyan bir poliçe alır. Daha sonra banka garantisi taşıyan bu

poliçeleri gayri kabili rücu şartıyla forfaiting işlemini yapan finansal kuruma (forfaiter) devrederek

kendisine finansman imkânı sağlar. Forfaiter, poliçedeki tutarı iskonto ederek ihracatçıya ödeme

yapar.


4.6. Borçlanma aracı ihracı

Anonim şirket statüsünde iş kuran girişimciler, işin ilk aşamalarında olmasa da büyüme sürecinde

borçlanma aracı ihraç ederek sermaye piyasasından da borç şeklinde finansman temin edebilirler.

Bu şekilde ihraç edilebilecek temel borçlanma araçları; şirket tahvili ve finansman bonosudur.

Aralarındaki en önemli farklılık borçlanma aracının vadesidir.

Tahvil vadesi, en az bir yıl olan borçlanma aracı iken finansman bonusu, kısa vadeli bir borçlanma

aracıdır yani vadesi en fazla 360 gündür. Finansman bonoları genellikle iskontolu satılır.

Hem tahvil hem de finansman bonosu ihracı için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin alınması gerekir.


5. YENİ SERMAYE BULMA YÖNTEMLERİ

5.1. Barter

Barter işleminde girişimci, satın aldığı mal ve hizmetlerin bedelini nakit yerine kendi ürettiği mal ve hizmetlerle

takas ederek ödemektedir. Barter işlemleri, uzman bir barter kuruluşu aracılığıyla yapılır. Bunun sebebi

doğrudan barter işlemini yapmanın maliyetinin daha yüksek olmasıdır. Barter kuruluşu, çeşitli

firmaların katılımı ile bir barter ortak pazarı meydana getirerek bir anlamda barter için bir piyasa

oluşturur. Katılımcı firmalar ya da girişimciler, bu barter pazarına arz ve talep bilgilerini sunarlar.

Böylece, kimin kiminle takas yapabileceği konusundaki bilgi havuzu oluşturulmuş olur.

Barter sistemi, kullanıcısına vade imkânı da sağlar. Bu uygulamada sistemden alım yapan girişimci,

sisteme borçlanırken satış yapan girişimci sistemden alacaklanır ve böylece alacaklının hakları her

durumda korunmuş olur. Barter kuruluşu, alacaklının haklarını korumak için sistemden alım yapan

firmalardan yani girişimciden alım tutarı kadar ipotek veya banka teminat mektubu şeklinde teminat

alır. Girişimci borcunu nakit olarak değil mal veya hizmet sunarak öderken alacaklı firma da alacağını

nakit olarak değil mal teslim alarak veya belirli hizmetlerden yararlanarak tahsil eder.

Barter işlemi, girişimcinin faaliyetlerinde kullanabileceği ya da kolayca satabileceği mal ve hizmetlere

karşılık olarak yapılmalıdır. Aksi takdirde barter işlemi girişimciye ilave maliyet getirebilir.

5.2. Kitle Fonlama

Girişimcinin bir grup insan tarafından İnternet aracılığıyla finanse edilmesine “kitle fonlaması”

denilmektedir. Yenilerde ortaya çıkan bu finansman modeline göre yeterli sermayesi olmayan

girişimci, iş planının ayrıntılarını kitlesel fonlama platformu aracılığıyla paylaşarak toplumun her

kesiminden finansal kaynak aramaktadır. Kitle fonlaması, 2008 küresel krizi sonrası küçük ölçekli

ve yeni kurulan şirketlerin küresel piyasalarda finansal kaynak bulmasının zorlaşmasına bağlı olarak

alternatif bir çözüm şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu finansman modelinde geniş kitlelerin katılımı

sağlanabilmektedir. Böylece, yüksek tutarlı girişimler bile kısa zamanda gerekli fona ulaşabilmektedir.

Girişime destek verenlerin çok sayıda olması ve bunların katlanabildikleri risk düzeyine göre girişime

finansal katkı sağlaması bu sistemin en önemli üstünlüğüdür. Girişimciye verilen destek karşılıksız

bağış olabileceği gibi aynı zamanda hisse, gelecekteki kazançlardan belirli miktar pay alma seçeneği

şeklinde de olabilmektedir. Kitle fonlamasında girişimi destekleyen kişilere yapacakları katkı tutarına

göre önceden belirlenen ödüller vaat edilmektedir. Bu ödüller; ücretsiz ürün temini, hediyelik eşya,

teşekkür yazısı gönderilmesi, destekçilerin isimlerinin duyurulması şeklinde olabilmektedir.

Gelişmiş ülkelerde kitle fonlaması işinde arayüz olarak hizmet veren platformun fonksiyonu, projenin

ya da girişimin tanıtımı için gerekli ortamı oluşturmak ve destek verenlerin yapacağı ödemeleri belli

bir komisyon kesintisi (% 5 ila %10) sonrası girişimciye (proje sahibine) iletmekten ibarettir. Bazı

platformlar, önceden belirlenen fon tutarının öngörülen sürede temin edilememesi halinde; o zamana

kadar toplanan fonları herhangi bir kesinti yapılmadan yatırımcılara iade ederken bazıları belirlenen

süre sonunda hedeflenen rakama ulaşılmasa bile o ana kadar toplanan fonu komisyonunu alarak

girişimciye ödemektedir.

Bu sistemin en önemli riski, yatırımcının İnternet ortamında aldatılma riskinin olmasıdır. Dolayısıyla

platformun gözetimi ve denetimi, hayati öneme sahiptir. Ülkemizde kitle fonlaması uygulaması SPK’nın

gözetiminde ve denetiminde yapılmaktadır. Sermaye Piyasası Kanununda “Kitle fonlama platformlarının

kurulabilmesi ve faaliyete başlaması için Kuruldan izin alınması zorunludur. Bu platformların

kuruluşlarına, ortaklarına, pay devirlerine, çalışanlarına, her bir fon sağlayıcısı tarafından

yatırılabilecek veya proje sahipleri ile girişim şirketleri tarafından toplanabilecek paranın azami

limitine ve faaliyetleri sırasında uymaları gereken diğer ilke ve esaslar ile toplanan fonların ilan

edilen amacına uygun olarak kullanıldığının kontrolü ve denetimine ilişkin esaslar Kurul tarafından

belirlenir.” denilmektedir. Platformun SPK gözetiminde çalışmasının amacı, yukarıda da ifade edildiği

gibi yatırımcılara aldatılma riskine karşı devlet güvencesi sağlamaktır.


5.3. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Destekleri

Kamu kaynaklarıyla sağlanan devlet desteklerinin bir kısmı faaliyet desteği (girişimci ve KOBİ’lerin

yapacakları faaliyetlere destek) diğer bir kısmı ise sermaye desteği (kredi garantisi, kredi faiz desteği

vb.) şeklindedir. Diğer taraftan, farklı bakanlıklarca işletmelere ve yatırımcılara sağlanan teşvikler

(vergi, sosyal güvenlik primi vb.) de bulunmaktadır. Ayrıca kamu kurumları İŞGEM ve TEKMER

tipindeki yapıların kuruluş ve işletmesine yaptığı nakdi katkılarla da girişimcilere dolaylı destekler

sağlamaktadır. Dolayısıyla girişimci ve KOBİ’lere kamu kaynaklarıyla sağlanan doğrudan ve dolaylı

mali destekler, çok büyük bir çeşitlilik göstermektedir


KOSGEB, girişimciye destek konusunda ilk akla gelen adrestir. Girişimcilik Eğitimleri ile ülkede

girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılmasını amaçlamaktadır. Böylece başarılı işletmelerin kurulması

genel hedefine uygun olarak girişimcilerin iş kurma ve yürütme konularında bilgi ve beceri sahibi

olmalarına, bu süreçte kendi rol ve sorumluluklarının farkına varmalarına ve kendi iş fikirlerine

yönelik iş planı/iş modeli hazırlayabilecek bilgi ve deneyim kazanmalarına destek sağlanmaktadır.

KOSGEB tarafından verilen Girişimcilik Eğitimini tamamlayan girişimcilere KOSGEB’in girişimcilere

yönelik desteklerinden yaralanabilmeleri sağlanmaktadır. KOSGEB’in girişimcilere yönelik sunduğu

desteklerden birisi de iş planı ödülüdür. İş planı ödülü, KOSGEB tarafından düzenlenen veya uygun

bulunan yarışmalarda dereceye giren girişimcilere verilen ödülleri kapsamaktadır. Ayrıca KOSGEB, İş

Geliştirme Merkezi (İŞGEM) ve Teknoloji Geliştirme Merkezi (TEKMER) gibi yapılar ile girişimcilere

destek olmaktadır.

Girişimcilik Destekleri dışında KOSGEB tarafından AR-GE; Teknolojik Üretim ve Yerlileştirme

Destekleri; İşletme Geliştirme, Büyüme ve Uluslararasılaşma Destekleri ve KOBİ Finansman Destekleri

başlıklarında işletmelere geri ödemesiz ve geri ödemeli destekler ile kredi faiz destekleri şeklinde

destek sağlanmaktadır.


KAYNAKÇA

Aktaş, Ramazan, Ali Alp, M.Mete Doğanay ve Ekin Tokat, (Excel Uygulamalı) Finans Matematiği,

Gazi Kitabevi, Ankara, 2009.

Aktaş, Ramazan, M.Mete Doğanay, Yunus Gökmen ve Kartal Somuncu, Finansal Yönetim, Beta

Yayınevi, Birinci Baskı, 2017.

Aktaş, Ramazan vd., Kriz Ortamında İşletme Yönetimi, TEB Kobi Akademi, İstanbul, 2009. Brealey,

Richard A., vd., (2007), Fundamentals of Corporate Finance, McGraw-Hill International. Ceylan, A.

(2003). Finansal Teknikler, Bursa, Ekin Kitabevi,

ER Bünyamin, Yunus Emre ŞAHİN ve Mesut MUTLU, “Girişimciler İçin Alternatif Finansman

Kaynakları: Mevcut Durum ve Öneriler”, Uluslararası Ekonomi ve Yenilik Dergisi, 1 (1) 2015, 31-54.

Kalkınma Bakanlığı (2014), Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018): Girişimciliğin Geliştirilmesi.

Sayılgan, G. (2008). Soru ve Yanıtlarıyla İşletme Finansmanı (3. Baskı b.). Ankara, Turhan Kitabevi.

http://www.yatirimbarter.com.tr/barter-nedir,YT_5.html


Yeni kuralacak şirkette doğru adımları atmak firmanın temelini sağlam kurmak demektir.

İşe başlarken kazanmak, A'dan Z'ye destek almak için pazarlaman.com yanında. Siz iş modelinize odaklanın, biz gereken her türlü desteği sağlayalım.

Hemen Teklif Al

Telif Hakkı © 2020 pazarlaman.com - Tüm Hakları Saklıdır.          

Pazarlaman.com bir Leditex Danışmanlık San.Tic.Ltd.Sti kuruluşudur.