Girişimcilikte başarı ya da başarısızlığa sebep olan çok fazla etmen bulunmaktadır. Bir iş planı ile
bu etmenleri belirleyip bunların cevabını önceden planlamak hayati öneme sahiptir. Bir iş planı
hazırlanırken çok sayıda soruya cevap aranmakla beraber cevap aranması gereken bu soruları ya da iş planının ana unsurlarını üç başlıkta toplamak mümkündür. Bunlar iş fikri, network ve finansmandır.
Bu bölümde girişim için ihtiyaç duyulan finansal kaynaklar ve bunların özellikleri hakkında bilgi
verilmektedir.
Girişimci açısından; gerektiği zamanda, yeterli tutarda ve uygun koşullarda fon sağlanabilmesi hayati
öneme sahiptir. Ülkemizde bırakın yeni kurulan işletmeleri; çoğu mikro, küçük ve orta büyüklükteki
işletme bile yeterli ve zamanında fon bulamadıkları için kapanmak durumunda kalmaktadır.
Girişimciler ve onlar tarafından kurulan KOBİ’ler ile yapılan anketlerde, finansal kaynaklara erişim
başarı ya da başarısızlığın en önemli nedeni olarak ifade edilmektedir. Her ne kadar bu önem sırası
girişim evresine göre değişse de finansman kaynaklarına erişimin girişimin başarısındaki önemi
yadsınamaz.
1. YENİ GİRİŞİMLER İÇİN FİNANSMAN İHTİYACININ NEDENLERİ
Girişimciler temel olarak iki nedenden dolayı finansmana ihtiyaç duyarlar. Bunlardan birincisi cari yani
günlük faaliyetlerini yürütmek (hammadde satın almak, çalıştırdığı elemanlara ücret ödemek gibi) için
harcama yapmak, ikincisi ise iş fikrinin gerektirdiği sabit yatırımları (arsa, bina, makine, demirbaş, taşıt gibi)
yapmaktır. Bu temel nedenleri, aşağıdaki gibi daha ayrıntılı bir biçimde de sınıflandırabiliriz:
a) Girişimci işe başlarken ulaşabildiği finansal kaynakla, iş fikrine esas teşkil eden ürün ya da
ürünleri üretmeye yardımcı olacak makine, teçhizat, bina, büro malzemesi gibi maddi duran
varlıkları satın alır veya mevcut bir tesisi başkasından devralır. Diğer bir deyişle, duran varlıklara
yatırım yapılır.
b) Finansal kaynakla patent, isim hakkı, bilgisayar yazılımı, çeşitli haklar gibi maddi olmayan duran
varlıklara ilişkin harcamalar finanse edilir.
c) Üretilecek ürün (ürünler) ya da sunulacak hizmet için kullanılacak ticari mallar, ara malları veya
diğer malzemeler satın alınır. Başka bir ifadeyle bilançoda yer alan stok kalemi finanse edilir. Bu
harcama kalemi için nakit ihtiyacı, giriş ve nakit çıkışları arasındaki uyuma bağlı olarak değişecektir.
Yani satılan mal veya hizmetin bedelinin ödeme tarihi (vadesi) ile satın alınan mal veya hizmetin
ödeme bedelinin tarihi aynı veya birbirine yakınsa fon ihtiyacı az olacaktır. Aksi durumda yani
girişimcinin müşterisine sunduğu vade, girişimciye sunulan vadeden fazla ise bu durumda daha
fazla fon ihtiyacı ortaya çıkacaktır ki buna finans dilinde “alacaklara yatırım yapma” denir. Ne yazık
ki çoğu girişimci iş planını hazırlarken işletme sermayesi ihtiyacını (kabaca stok ve alacaklara yapılan
yatırımın toplamı) ya öngörmemekte ya da eksik hesaplamaktadır. Durum bu olunca da hedeflenen üretim
seviyesine ulaşma söz konusu olamamaktadır.
d) Çalışanların ücreti, sigorta primi ile vergi, kira vb. işletme giderlerinin ödenmesi için finansal
kaynağa ihtiyaç duyulabilir (Aktaş vd., 2017).
Bir girişimci, finansal kaynak temin etmeden önce iş planında da belirtildiği gibi aşağıdaki hususlar
açıklığa kavuşturulmalıdır:
a) Finansmana neden ihtiyaç duyulduğu açık bir biçimde ortaya konulmalıdır. Elde edilen fonların hangi amaçla kullanılacağının doğru tespit edilmesi çok önemlidir. Zira her finansman kaynağı her amaç için uygun olmayabilir. Uygun finansman kaynağının seçilmesi, kurulacak işletmenin finansman
açısından sıkıntıya düşmemesine yardımcı olacaktır.
b) Ne kadar paraya ihtiyaç olduğu belirlenmelidir. Finansman ihtiyacının toplam tutarı bilinmeden
adım atılırsa ileride likidite sıkıntısı ile karşılaşılabilir. Girişimci, ilave kaynak ihtiyacı ortaya
çıktığında ya yeni finansal kaynak bulamamakta ya da bulsa bile zaman baskısından dolayı kaynağın
maliyeti yükselmektedir. Çoğu girişimin başarısız olması da bu nedenden kaynaklanmaktadır.
c) Her bir harcama ya da yatırım kalemi için fona ne kadar süre ile ihtiyaç duyulacağı iyi tahmin
edilmelidir. Temel yaklaşım, kullanılan fonun finanse ettiği varlıktan sağlanan nakit akımları ile
ödenmesi şeklinde olmalıdır. Örneğin, finansal kaynak ile stoklar finanse edilmişse, stokların ne
zamana kadar satılıp nakde dönüşeceği iyi hesaplanmalıdır. Eğer öngörülen sürenin üzerinde
stoklar nakde dönüşmüşse girişimci, vadesi gelen yükümlülüklerini zamanında ödeme konusunda
sıkıntı yaşayacaktır.
d) Girişimcinin kullanılan fonları geri ödeyebilme kapasitesi doğru biçimde tespit edilmelidir. Özellikle
bu husus, yabancı kaynak yani borç kullanımında önemlidir. Bu noktada fonun üretken bir alan için
kullanılması hayati öneme sahiptir. Fon, üretken bir alanda kullanılmadığında veya borcun nasıl
geri ödeneceği iyi planlanmadığında girişimci ödeme konusunda sıkıntıya düşebilecektir.
e) Yabancı kaynak yani borç kullanılacaksa (banka kredisi vb.) alacaklı (örneğin bankadan kredi
kullanılması halinde banka), teminat isteyecektir. Özellikle banka kredisi kullanılacaksa teminat
konusu iyi planlanmalıdır. Aksi halde işifikri ne kadar iyi olsa da bankadan kredi kullanımı mümkün
olmayacaktır. Ne yazık ki teminat yetersizliği çoğu zaman girişimcinin önündeki en önemli engeldir.
Bankalar kredi verirken 5 K ilkesine (Karakter, Kapasite, Kapital, Karşılık yani Teminat ve Koşullar)
göre hareket etmektedir. Bu ilkelere uyum, bankanın parasını geri tahsil etmesine yardımcı olmaktadır.
Girişimcinin karakteri yani iş ahlakı, rekabet etmek için yeterli iş kapasitesine sahip olup olmadığı,
özsermayesi, göstereceği teminat (kefil, ipotek vb.) ve yatırım için uygun iş ortamının olup olmadığı aynı zamanda girişimcinin başarı ya da başarısızlığı açısından da önemlidir. Bu 5 K’dan birisi olan karşılık yani teminat, kredi kurumlarının en fazla önemsediği husustur.
2. BORÇ VE ÖZSERMAYE İLE FİNANSMANIN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Girişimcinin yeni bir iş kurarken temel fon kaynakları, özsermaye (öz kaynaklar yani kendi parası) ve
yabancı kaynaklar olarak adlandırılan borçtur.
Özsermaye vadesi sonsuz olan bir kaynaktır. İşletmenin ömrü sonsuz kabul edildiği (işletmenin
sürekliliği kavramı) için bu kavrama bağlı olarak özsermayenin de vadesi sonsuzdur. Teorik olarak
ortaklara ait bir para olan özsermayenin getirisi (maliyeti) borcun maliyetinden yüksektir. Çoğu
girişimci tarafından dile getirilen “Bu para benim param, nasıl olur da maliyeti olur?” anlayışı doğru
değildir. Bu gerçeği bilmeyen girişimciler, yaptıkları yatırımda olması gereken getirinin altında
bir hedef belirleyeceğinden kurdukları girişimin değerinin zamanla artmasından ziyade azaldığını
göreceklerdir.
Finansmanda kısa ve uzun vade ayırımı, borçlar için söz konusudur. Kısa vadeli borçlar, bir yıl içinde
ödenmesi gereken borçlar iken uzun vadeli borçlar, vadesi bir yıldan uzun olan borçlardır. Uzun vadeli
borçların bir yıl içinde ödenecek kısımları da kısa vadeli borç olarak kabul edilir. Borcu veren kurumlar uzun vadede belirsizlik daha fazla olduğu için uzun vadeli kredinin faizini daha yüksek tutarlar. Öte yandan, borcun vadesi arttıkça girişimci açısından likidite riski (burada borcu bir yıl içinde ödeme durumu) düşecektir ama borcun maliyeti de yani faizi de yükselecektir. Bu yüzden kısa vadeli borçlar likidite riski yüksek ama faizi daha düşük borçlardır. Uzun vadeli borçlar ise likidite riski düşük ama faizi daha yüksek borçlardır.
Girişimciye başlangıçta mümkünse borç kullanmaması tavsiye edilir ama yeteri kadar özsermaye veya devlet desteği bulamaması durumunda borç kullanması önerilebilir. Borç olarak da maliyeti yüksek olmakla beraber öncelik uzun vadeli borç olmalıdır. Çünkü girişimin ilk yılları zor yıllardır. Bu yıllarda başlangıçta belirlenen satış ve kâr hedeflerinin altında kalma ihtimali yüksektir. Bu yüzden kısa vadeli borçların vadesinde ödenmesi ihtimali düşüktür. Çok mecbur olmadıkça kısa vadeli kredi kullanılmamalı, kullanılacaksa da stok ve alacakları finanse ederken kullanılmalıdır. Fakat sabit varlıkları finanse ederken kısa vadeli borç kullanma yoluna gidilmemelidir. Bu çok riskli bir seçenektir. Çoğu başarısız girişimcinin yaptığı hata da budur .
Birbirine alternatif olan bu kaynakların belirli fayda ve mahzurları vardır. Genel olarak birinin faydası,
diğerinin mahzurudur. Bu fayda ve mahzurlara bakarak girişimci, finansmanda kendi yol haritasını
çizmelidir.
3. ÖZSERMAYE BULMAYA YÖNELİK FİNANSMAN TÜRLERİ
Özsermaye (özkaynak) finansmanı temel olarak iki şekilde olur. Bunlar:
a. Girişimcinin kendi parasını sermaye olarak koyması veya girişime başlangıçta ortak alınması
b. İşletmede yaratılan kaynakların kullanılması (otofinansman),
Girişimcilikte özsermaye ile finansman, girişimci ortakların işletmeye kendi paralarını kaynak olarak
koyması veya dışarıdan yeni ortak alınarak bu ortakların koydukları kaynaklardan yararlanılmasıdır.
Burada girişimci ya da girişimciler işletmeye ya kendi paralarını koyarak sermaye sağlamakta ya da
yeni ortaklar vasıtasıyla fon sağlanmaktadır. Bu noktada kullanılabilecek temel finansal kaynaklar;
melek yatırımcılar, risk sermayesi ve halka açılmadır.
Bir diğer kaynak ise işletme kurulduktan sonra ortaya çıkan durumdur. Girişim başarılı olup işletme
kâr ettiğinde dönem kârından işletmenin kârı üzerinden ödenecek vergilerin düşülmesi ile net kâr
bulunur. Net kâr işletme ortakları olan girişimci ve varsa ortaklarına aittir. İşletme ortakları isterlerse,
kârdan ayrılması gereken bazı tutarlar (kanuni yedekler) düşüldükten sonraki kısmı kâr payı olarak
alırlar veya kâr payı almayarak kanuni yedekler düşüldükten sonra kalan net kârın bir kısmını veya
tamamını işletmede bırakırlar. İşte işletmede bırakılan bu tutarlar otofinansman sağlar (işletmenin
kendi yarattığı kaynaklarla finansman) ve özsermaye ile finansmanın bir çeşidini oluşturur.
Girişimcilerin ortak bulmaya yönelik temel finansal kaynak türleri; melek yatırımcılar, risk sermayesi
şirketleri ve halka açılmadır.
3.1. Melek Yatırımcılar
Girişimciler, başlangıçta işlerini öz sermayeleri veya eş ve çevrelerinden elde ettikleri sermaye
ile kurarlar. Literatürde melek yatırımcı, Türkiye’de ise Bireysel Katılım Sermayedarı olarak bilinen bu
yatırımcılar girişimcilere erken evrede destek olurlar. Melek yatırımcılar; yatırım açısından daha riskli
olan erken evredeki girişimlere genellikle küçük miktarlarda (100.000 TL-1.000.000 TL) finansman ve
bu finansmanla birlikte satış, pazarlama, insan kaynağı tedariki ve eğitimi, yönetim gibi hususlarda da
destek olan varlıklı şahıslardır. Türkiye’de Hazine Müsteşarlığı tarafından 15.02.2013 tarihinde Resmi
Gazete’de yayımlanan Bireysel Katılım Sermayesi Hakkındaki Yönetmeliğinde göre Bireysel Katılım
Yatırımcıları; iki takvim yılı içerisinde yıllık geliri en az 200.000 TL veya menkul ve gayrimenkul varlıklarının toplamı 1.000.000 TL olan, son 5 yıl içerisinde en az iki yıl, yıllık cirosu 25.000.000
TL olan bir şirkette en az Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonunda çalışılması vb. tecrübe kriterlerini
sağlayan, kişisel maddi varlık ve tecrübelerini başlangıç aşamasındaki şirketlere aktaran gerçek kişiler olarak tanımlanmıştır”
Görüldüğü gibi iş melekleri, sağladıkları fonlar karşılığında işletmeye ortak olurlar ve yönetimde
kontrol hakkı elde ederler. Melek yatırımcılar girişimciye sadece finansal destek değil aynı zamanda iş ağı (network) ve knowhow (işin nasıl yapılacağı konusundaki bilgi) desteği de sağlar. Belki de bu iki destek, girişimciye sağlanan finansal destekten çok daha fazla önemlidir. Zira girişimcinin işi büyütmesi için iş ağını büyütmesi ve işi konusundaki teknik bilgisini de geliştirmesi şarttır.
İş meleklerinin amacı, firmada ortak olarak sürekli kalmak değildir. Halka arz veya hisselerini başka
yatırımcılara, proje fikrinin ilk sahiplerine veya diğer firmalara satmak gibi bir çıkış stratejileri olan iş
melekleri genellikle 5-7 yıl içinde firmadan çıkışı planlarlar. İş melekleri, her projeyi değil başarı şansı yüksek orijinal projeleri finanse ederler.
3.2. Risk (Girişim) Sermayesi
Risk ya da girişim sermayesi, finansal gücü yeterli olmayan genç ve hızlı büyüyen firmaların yatırım
fikirlerini gerçekleştirmesine imkân tanıyan ortaklığa dayalı bir yatırım finansman biçimidir. Risk
sermayesi, yatırımın başında değil daha sonraki aşamasında olan girişimciye destek verdiği için melek yatırımcıya kıyasla daha az risk alır.
Türkiye’deki ilk girişim sermayesi bankalar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla kurulan ilk şirket
Vakıf Risk A.Ş. olup şu anda Türkiye’de 6’sı halka açık olmak üzere toplam 12 adet girişim sermayesi
yatırım ortaklığı (GSYO) firması bulunmaktadır. Her ne kadar GSYO’lar farklı yatırım alternatiflerini
bünyelerinde taşısalar da yatırım alternatifleri içerisinde girişim sermayesi yatırımları, önemli bir
ağırlık teşkil etmektedir. Bu ağırlık, her geçen gün de artmaktadır.
Türkiye’deki girişim sermayesi yatırım ortaklıkları, çekirdek aşamasındaki girişimleri riskli buldukları için bunlara yatırım yapmamaktadır. Türkiye’de tercih edilen girişimciler; fikir aşamasını geçmiş, firmasını kurmuş ve kâr elde etmeye başlamış ancak büyümek, yatırımlarını devam ettirebilmek amacıyla finansmana ihtiyacı olan girişimcilerdir.
Görüldüğü gibi risk sermayesi şirketi, girişime özsermaye niteliğinde yatırım yapar ve böylece
şirketin kontrol hakkının bir kısmını da üzerine alır. Ancak yönetim deneyimini yatırım yaptığı şirkete
yansıtır. Melek yatırımcılar gibi risk sermayesi şirketleri de girişimciye sadece finansal destek değil
network ve knowhow desteği de sağlar.
Risk sermayesi şirketi de belirli bir süre sonra hisselerini satarak ortaklıktan çıkmak ister. İş meleklerini ve risk sermayesini kullanacak girişimcilerin çok iyi projelerinin olması gerekir. Ayrıca kurulan şirketin büyüme potansiyelinin olması ve girişimcilerde şirketin kontrolünü paylaşma isteğinin bulunması bu desteğin alınması açısından hayati önemi haizdir.
3.3. Halka Açılma
Girişimcilerin şirket kurarken hangi hukuki şirket yapısını seçeceği önemlidir. Tüzel kişilik yapısı
olan limited şirket, ülkemizde anonim şirkete göre sayıca daha fazladır. Bu tercihin çoğu, bilinçli bir
seçime dayanmamaktadır. Örneğin Türk Ticaret Kanununda son yapılan değişiklikle anonim şirket
yapısı, limited şirket yapısına kıyasla daha cazip hale getirilmiştir. Bu cazip yönlere ilaveten anonim
şirketler, halka açılıp özsermayeyi güçlendirmeye imkân vermesi açısından da büyüme yönünden
avantaj sağlamaktadır. Halka açılan şirket kendisine yeni ortak bulmuş olur. Yeni ortaklar şirketten
hisse alarak hisse senedinin sağladığı haklara sahip olur. Bu haklar şunlardır:
Yeni Girişimler için Finansal Kaynaklara Erişim 241
• Kârdan pay alma hakkı
• Tasfiyeden pay alma hakkı
• Bedelsiz pay edinme hakkı
• Yeni pay alma hakkı (rüçhan hakkı)
• Genel kurula katılma hakkı
• Oy hakkı
• İnceleme ve denetleme hakkı
Öncelikle bilinmesi gereken şey, Sermaye Piyasası Kanununa göre ancak anonim şirketlerin halka açılabilme hakkının olmasıdır. Hisse senetlerini halka arz etmek için anonim şirketlerin izlemesi gereken bir prosedür vardır. Bu prosedürün en önemli aşaması ise halka arz için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin alınmasıdır. Hisse senetlerini halka arz eden anonim şirket, arz işlemi bittikten sonra artık halka açık anonim şirket olur. Halka açık anonim şirketler daha sonra finansmana ihtiyaç duyduklarında sermayelerini arttırıp artırılan sermayeyi temsil eden hisseleri mevcut ortaklarına (şirketin hisselerini halen elinde bulunduran yatırımcılar) rüçhan haklarını kullandırmak yoluyla satabilirler. Rüçhan haklarının kullanılmasından sonra kalan hisseler (rüçhan haklarını kullanarak artırılan sermayeyi temsil eden, yeni hisseleri almak istemeyen mevcut ortaklardan kalan hisseler) halka arz yoluyla satılarak da fon temin edilebilir. Bu tür halka arzlara ise “ikincil halka arz” adı verilir. Halka açık bir anonim şirket, artırılan sermayeyi temsil eden hisseleri mevcut ortakların rüçhan haklarını kısmen veya tamamen kısıtlayarak belirli yatırımcılara da satabilir. Bu tür hisse satışına “tahsisli satış” adı verilir. Daha önce de ifade edildiği gibi sadece anonim şirketler, hisselerini halka arz ederek sermaye piyasasından özsermaye şeklinde fon temin edebilirler.
4. BORÇ BULMAYA YÖNELİK FİNANSMAN KAYNAKLARI
4.1.Spontan Finansman
Spontan finansman, ticari işlem yapılırken aynı anda otomatik olarak finansmanın da sağlandığı
bir finansman türüdür. Örneğin girişimci, faaliyetlerinde kullanacağı mal veya hizmeti vadeli olarak
satın aldığında spontan finansman sağlanmış olur. Mal veya hizmet vadeli alındığında, ödeme
ötelenmektedir. Böylece mal veya hizmet alımıyla eş zamanlı olarak (spontan olarak) satıcıdan ticari
borç şeklinde finansman temin edilmektedir. Girişimin ilk aşamasında bankalardan teminat sorunu
nedeniyle kredi bulmak zor olduğundan girişimcinin işin başlarında en fazla kullanacağı borç türü,
satıcılardan vadeli alım yapılarak sağlanan ve ticari borçlar olarak tanımlanan bu finansman türüdür.
Bu yüzden tedarikçilerle yani satıcılarla karşılıklı güven ilişkisine dayalı iş yürütmek, işin devamlılığı
açısından hayati öneme sahiptir. Başlangıçta girişimci, yeterince tanınmadığından satıcının verdiği
limit (vadeli satış için izin verilen miktar) düşük olsa da girişimcinin ödemelerini aksatmadan
yapması, karşı tarafta güven oluşturmaya yardımcı olacak ve zamanla kredi limitinin artmasına
imkân verecektir. Diğer spontan finansman kaynakları aşağıda sıralanmıştır:
• Müşteri avansları ve peşin tahsilatlar
• Ödenecek vergi ve diğer yükümlülükler
4.1.1. Ticari Borçlar
Ticari borç; yukarıda da ifade edildiği gibi mal veya hizmet alımının vadeli yapılması, başka bir ifadeyle
mal ve hizmet alımında bedelin hemen ödenmeyerek belirli bir süre sonra ödenmesi halinde sağlanan
bir finansman durumudur.
Bu finansmanda mal alımında alış iskontosu varsa bundan yararlanılmayacağı için yararlanılamayan
alış iskontosu bu seçeneğin maliyeti olur. Dolayısıyla ticari borçların finansman maliyeti de alış
iskontosu yükseldikçe artar. Bu yüzden yararlanılmayan peşin iskontonun maliyeti, mutlaka dikkate
alınmalıdır. Bu maliyetin büyüklüğü diğer finansman seçeneklerinin maliyetleriyle kıyaslanarak bu
seçenekten yararlanma yoluna gidilmelidir. Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde bu maliyet, daha
da büyüyeceğinden ticari borçların maliyetini doğru hesaplamak son derece önemlidir.
4.1.2. Müşteri avansları ve peşin tahsilatlar
Müşteri avansları ve diğer peşin tahsilatlar mal veya hizmet müşteriye sunulmadan önce mal veya
hizmet bedelinin tamamının veya bir kısmının müşteriden tahsil edilmesi yoluyla sağlanan finansman
türüdür. Bu finansman, her girişimcinin ideali olsa da bu imkândan her zaman yararlanmak mümkün
değildir. Bu seçenek, özellikli (sipariş üzerine müşteriye özel olarak yapılan) mal veya hizmet
sunumlarında ortaya çıkabilen bir finansman şeklidir. Müşteri avansları ve diğer peşin tahsilatların
iki ayrı üstün yönü vardır. Bunlardan birincisi ilgili malı imal etmek veya tedarik etmek ya da hizmeti
sunmak için gerekli finansmanı bedava temin etmektir. İkincisi ise müşterinin siparişinden vazgeçme
olasılığına karşı bir güvence sağlanmasıdır. Tam rekabet piyasasında çok sayıda satıcı olduğundan bu seçenekten her mal ve hizmet üretimi için yararlanmak mümkün değildir. Girişimci, bu seçenekten
yararlanmak için öncelikle özellikli mal üretmeli yani piyasada aranan bir iş yapmalıdır.
Spontan finansman,ticari işlemyapılırken aynı anda otomatik olarak finansmanın da sağlandığı bir finansman türüdür. Ticari borç; yukarıda da ifade edildiği gibi mal veya hizmet alımının vadeli yapılması, başka bir ifadeyle mal ve hizmet alımında bedelin hemen ödenmeyerek belirli bir süre sonra ödenmesi halinde sağlanan bir finansman durumudur.
4.1.3. Ödenecek vergi ve diğer yükümlülükler
Devlet üreticiyi ve dolayısıyla girişimcileri teşvik etmek için vergi, sosyal güvenlik kesintileri vb. bazı
tahsilatlarını, vergiyi doğuran olayların gerçekleşmesinden belirli bir süre sonra tahsil ederek onlara
finansman sağlar. Örneğin sosyal güvenlik kesintilerinin hem çalışan hem de işveren payı, maaşlar
ödendiğinde tahsil edilmez. Bir sonraki ayın sonunda tahsil edilerek girişimcilere (işletmelere) bir
aylık finansman sağlanır.
Görüldüğü gibi, spontan finansman kaynakları, girişimciler için önemli finansman kaynaklarıdır. Bu
kaynaklar genel olarak kısa vadeli kaynaklardır.
4.2. Banka Kredileri
Girişimciler, bankalardan kredi olarak fon temin edebilirler. Daha önce açıklandığı gibi genel olarak
banka kredileri vadelerine göre kısa vadeli veya uzun vadeli banka kredisi şeklindedir.
Gelişmiş ülkelerin birçoğuna kıyasla Türkiye’de yeni girişim ve KOBİ’lere sağlanan bankacılık sektörü
kredileri halen düşük seviyededir. KOBİ kredileri toplam banka kredilerinin %25’i civarındadır.
Üstüne üstlük kredi faiz oranları da bu ülkelerle karşılaştırıldığında daha yüksektir. Bunların yanı
sıra Türkiye’de girişimciler tarafından kurulan KOBİ’lerin büyük bir kısmının mikro ölçekli olması
dolayısıyla mali ve kurumsal yapısı zayıf işletmeler olması, bu tür işletmelerin banka kredilerine
erişimlerini zorlaştıran önemli bir faktördür.
Türkiye’de girişimcilere ve işletmelere bankalarca sunulan çeşitli krediler aşağıda kısaca
açıklanmaktadır.
4.2.1. Borçlu cari hesap (rotatif kredi)
Bu tür kredide banka girişimciye verebileceği kredi için bir limit tahsis eder. Bu limit dâhilinde girişimci
nakde ihtiyaç duydukça borçlu cari hesabından para çeker. Girişimcinin borçlu cari hesabından para çekmesi
bankadan kredi kullanması yani bankaya borçlanması demektir. Bu hesap türünde girişimcinin fazla faiz
ödememek için eline nakit geçtiğinde girişimciye borçlu cari hesabından çektiği tutarın tamamını veya bir
kısmını ödemesi tavsiye edilir. Girişimci borçlu cari hesabından çektiği tutarı elinde tuttuğu süreye
göre faiz öder.
Borçlu cari hesabın belirli bir vadesi olmamakla beraber yılda bir kere kapatılmalıdır. Banka üç aylık
dönemler itibariyle ortalama bakiye üzerinden faiz hesaplar ve bu faizi girişimciden nakit olarak
tahsil eder. Borçlu cari hesapta aşağıda anlatılan spot kredi türünden farklı olarak faiz oranı sabit
değildir ve ödeme günündeki cari faiz oranı üzerinden hesaplama yapılır. Bu yüzden faizlerde artış
olduğunda maliyeti de ona göre artacaktır. Bu hesapta spot kredi için söz konusu olmayan faiz oranı riski mevcuttur.Bu hesap türünün faizi diğer kredi türlerine göre yüksektir. Bu yüzden, daha çok acil nakit ihtiyaçlarının karşılanması için uygundur.
Bu krediler, kesinlikle kısa vadeli işletme sermayesini finanse etmek amacıyla kullanılmalıdır. Duran
varlık (bina, makine, teçhizat, demirbaş vb) alımı, hem likidite riski hem de maliyeti nedeniyle
kullanılmaya uygun değildir.
Bu tür krediler, nakit girişi sık ancak düzensiz olan işleri yapan girişimciler için daha uygundur.
4.2.2. Spot kredi
Spot kredi, faiz ve anaparanın vade sonunda bir defada ödendiği kredi türüdür. Borçlu cari hesaptan
en önemli farkı, belirli bir vadesinin olması ve vade sonunda faiz ve anaparanın ödeme zorunluluğunun
bulunmasıdır. Bu özelliğinden dolayı yani acil bir ihtiyaç için kullanılmaması sebebiyle faizi, borçlu
cari hesaba göre daha düşüktür.
Spot kredide faiz, baştan belirlenir ve vade boyunca değişmez.
Spot kredi, nakit girişleri düzenli (belirli bir vadeye bağlı) olan girişimciler uygundur. Girişimcinin belirli
vadelerde düzenli tahsilat yapabilmesi söz konusu olduğunda girişimci, spot kredi kullanmalıdır. Spot
kredinin en önemli dezavantajı, belli bir dönem için kullanıldığından nakde ihtiyaç olmayan zaman aralığı bulunması durumunda bu aralık için de faiz ödenmesidir.
Borçlu cari hesap ve spot kredi ile ilgili birer örnek verelim.
Girişimci piyasada rağbet gören bir donanım imalatçısıdır. Bu girişimcinin satışlarının sık olduğunu
ve satışlarının çoğunu nakit karşılığı yaptığını kabul edelim. Ancak nakit akışları da düzensiz olsun.
Yani hangi gün kaç donanım satacağını ve eline her gün kaç lira geçeceğini, tam doğrulukla bilmesin.
Varsayalım ki bu donanım için kendisine girdi sağlayan tedarikçilerden birisine yani kendisine ara
malı sağlayan işletmeye bugün ödeme yapması gerekmektedir ancak elinde ödemeyi yapmaya yetecek kadar nakit yoktur. Bu durumda girişimci borçlu cari hesabından para çekerek ödemesini yapabilir.
Girişimci, ürününü sattıkça satışlardan elde ettiği nakit ile borçlu cari hesabını kapatır. Bu örnekte
girişimcinin nakit girişleri düzenli olmadığından borçlu cari hesabı kullanması daha avantajlıdır.
Zira bu örnekte girişimcinin stokları erken satması beklendiğinden ihtiyaç duyduğu dönem için faiz
ödeyecek, spot kredi kullanması halinde söz konusu olan paraya ihtiyaç duyulmayan dönem için ise
fazladan faiz ödemesi gerekmeyecektir. İkinci örneğimizde girişimci, sipariş üzerine üretim yapan bir üretici olsun. Girişimci satışlarını artırmak için teslimattan sonra tahsilatta müşteriye belirli bir vade tanıyor olsun. Bu girişimcinin doğal olarak hammadde satın almak, işçilik ücretlerini ödemek vb. için nakde ihtiyacı olacaktır. Burada girişimcinin spot kredi kullanması daha uygundur çünkü siparişi ne zaman teslim edeceğini ve tahsilatı ne zaman yapacağını bilmektedir. Girişimci, bu örnekte tahsilat için sabit bir vade verdiğinden spot kredi kullanılabilir.
4.2.3. İskonto (iştira) kredisi
İştira kredisi, vadesi gelmemiş müşteri senet veya çeklerinin yazılı değeri üzerinden vadeye kadar
faiz ve diğer masraflar düşülerek ödenmesi yani iskonto edilmesidir. Böylece girişimci, elindeki çek ve
senetlerin vadesini beklemeden nakit elde etmiş olur.
4.2.4. Taksit ödemeli krediler
Taksit ödemeli kredilere devresel ödemeler de denir. Yatırım amacıyla kullanılması daha uygun olan
bu tür banka kredilerinde işletme; kredinin faiz ve anaparasını aylık, üç aylık, altı aylık vb. taksitlerle
öder. Yatırım amacıyla yani makine, ekipman, büro malzemesi, taşıt aracı gibi maddi duran varlıkları
satın alma maksadıyla kullanılan bu krediler, bazen stok alımı için de tercih edilebilir.
4.3. Faktoring
Girişimcinin mal ve hizmet satışından doğan veya doğacak alacaklarını, faktoring firmasına devrederek
sağladığı nakit girişi işlemidir. Faktoring firması, girişimciye finansman ve/veya tahsilat konusunda
hizmet sağlar. En çok kullanılan türleri şunlardır:
• Tam hizmet faktoringi: Bu faktoring işleminde girişimciye hem finansman hem de tahsilat hizmeti
sunulur. Bu faktoring türünde faktoring şirketi, girişimciye alacağının karşılığında belirli bir
ön ödeme yaparak finansman hizmeti sunduğu gibi alacağın tahsilatı konusunda da yardımcı
olmaktadır. Alacağın vadesi geldiğinde tahsilatı, faktoring şirketi yapmakta ve vadeye kadar
olan faiz ile ön ödeme tutarını düşerek kalan tutarı girişimciye ödemektedir. Tahsilatın riskinin
girişimcide olup olmamasına göre bu faktoring türü ikiye ayrılır: Alacağın tahsilatı konusunda
girişimciye garantinin verildiği faktoring türüne “gayri kabili rücu faktoring” denilirken; diğerine
“kabili rücu faktoring” denir. Bir diğer deyişle, gayri kabili rücu faktoringde ödenmeme riskini
faktoring şirketi üstlenmekte iken diğerinde üstlenmemektedir. Yani kabili rücu faktoringde,
müşterinin ödeme yapmaması durumunda girişimci ön ödemeyi faizi ile birlikte faktoring
şirketine geri ödemek durumundadır.
İştira kredisi, vadesi gelmemiş müşteri senet veya çeklerinin yazılı değeri üzerinden vadeye kadar faiz ve diğer masraflar düşülerek ödenmesi yani iskonto edilmesidir. Faktoring firması, girişimciye finansman ve/veya tahsilat konusunda hizmet sağlar.
Vade faktoringi: Vade faktoring türünde finansman hizmeti sunulmaz dolayısıyla girişimciye herhangi
bir ön ödeme yapılmaz. Faktoring şirketi girişimciye sadece tahsilat hizmeti sunar. Yani faktoring
şirketi, girişimcinin alacağını vadesinde tahsil eder; kendi masrafını düşerek kalan tutarı
girişimciye öder.
• Fatura ıskontosu: Burada ise bir öncekinin aksine faktoring şirketi, sadece finansman hizmeti sunar.
Faktoring firması, faturadan vadeye kadar olan faiz ve masrafı düşerek girişimciye ön ödeme
yapar. Bu işlemde tahsilat işi, girişimci tarafından yürütülür. Girişimci, müşterisinden tahsilatı
yapar ve sağlanan finansman hizmetinin karşılığı olan faizi, faktoring şirketine aktarır. Müşteri
ödeme yapmasa bile girişimci, her hâlükârda vade sonunda fatura tutarını faktoring şirketine
ödemek zorundadır. Bu tür faktoring, iskonto (iştira) kredisi ile içerik açısından aynıdır. Aradaki
tek fark, finansman hizmetini sunanın burada banka değil faktoring şirketi olmasıdır.
4.4. Finansal Kiralama
Finansal kiralama; bir finansal kiralama şirketinin girişimcinin ihtiyaç duyduğu bir makine, teçhizat
veya gayrimenkulü satın alıp kullanımını dönemlik kira ödemeleri karşılığında girişimciye vermesi
ve sözleşme dönemi sonunda mülkiyetin sembolik bir bedelle veya bedelsiz olarak girişimciye
devredilmesi işlemidir.
Finansal kiralama işlemi girişimciye şu avantajları sağlar:
• Masraflar dâhil % 100 finansman imkânı sağlar. Kiracı olan girişimcinin özkaynakları ile herhangi
bir ödeme yapması gerekmez. Ancak bazı finansal kiralama şirketleri, bazı varlık kiralamalarında
varlığın bedelinin % 20’si gibi bir ön ödeme de alabilmektedir.
• Duran varlık yatırımı için en uygun borçlanma vadesi olan uzun vadeli finansmanı, girişimciye
sunan bir finansman şeklidir.
• Finansal kiralama şirketine yapılan ödemeler, taksitlerle yapıldığından girişimcinin nakit
çıkışlarında düzen sağlar.
• Tüm satınalma ve ithalat işlemlerinin finansal kiralama şirketi tarafından yapılması girişimciye
operasyonel kolaylık sağlar.
Finansal kiralama işlemlerinde finansal kiralama şirketinin sorumluluğu, ilgili varlığı satın alıp
kullanıma hazır halde (taşıma, montaj, deneme vb. dâhil) girişimciye devrettiğinde sona erer. Ödeme
bitene kadar her ne kadar varlığın mülkiyeti finansal kiralama şirketine ait olsa da kullanımla ilgili
tüm sorumluluklar artık girişimciye aittir. Dolayısıyla, tüm bakım ve onarım, vergiler (emlak vergisi,
motorlu taşıtlar vergisi, varlıkla ilgili yapılan sigorta işleri vb.) gibi ödeme yükümlülükleri girişimcinin
üzerine geçer. Daha önce de ifade edildiği gibi finansal kiralamanın diğer bir özelliği sözleşme
süresinin sonunda varlığın sembolik bir bedelle veya bedelsiz olarak girişimciye devredilmesidir. Bu
devir işleminden itibaren girişimci, varlığa tam olarak sahip olur ve varlık üzerinde istediği tasarrufta
(ikinci elden satmak gibi) da bulunabilir. Öte yandan sözleşme süresi içinde kira bedellerinin ödenmesi konusunda girişimci; yükümlülüğünü yerine getiremezse finansal kiralama şirketi, ilgili varlığa el koyabilir.
Bir diğer kiralama türü, faaliyet kiralaması olup bu kiralama türünde kullanımla ilgili tüm
sorumluluklar kiralama şirketine aittir. Yani kiraya veren şirket tüm bakım ve onarım giderlerini,
vergileri, varlığa ilişkin sigorta primlerini ve kullanımla ilgili diğer yükleri de üstlenmiş durumdadır.
Faaliyet kiralamasında finansal kiralamadan farklı olarak kira süresi sonunda girişimci kiraladığı
varlığı, kiraya veren şirkete iade etmek zorundadır. Ülkemizde faaliyet kiralaması, daha çok binek
araçlar ve iş makineleri için kullanılmaktadır.
4.5. Forfaiting
Girişimci işletmenin ihracat işlemleri için kullanabileceği bir finansal kaynak türüdür. Faktoringe
kıyasla Türkiye’de fazla uygulama alanı olmayan forfaiting, daha çok uzun vade ile yapılan yatırım
malı ihracat işlemlerinde kullanılır.
Forfaiting işleminde ihracat yapan girişimci, tahsilatını daha sonra yapacağı malı ithalatçıya sevk
eder. Genelde bu vadeli satış işleminin vadesi, bir yıldan uzundur. Girişimci, ithalatçıdan ödemenin
yapılacağını belirten ve banka garantisi taşıyan bir poliçe alır. Daha sonra banka garantisi taşıyan bu
poliçeleri gayri kabili rücu şartıyla forfaiting işlemini yapan finansal kuruma (forfaiter) devrederek
kendisine finansman imkânı sağlar. Forfaiter, poliçedeki tutarı iskonto ederek ihracatçıya ödeme
yapar.
4.6. Borçlanma aracı ihracı
Anonim şirket statüsünde iş kuran girişimciler, işin ilk aşamalarında olmasa da büyüme sürecinde
borçlanma aracı ihraç ederek sermaye piyasasından da borç şeklinde finansman temin edebilirler.
Bu şekilde ihraç edilebilecek temel borçlanma araçları; şirket tahvili ve finansman bonosudur.
Aralarındaki en önemli farklılık borçlanma aracının vadesidir.
Tahvil vadesi, en az bir yıl olan borçlanma aracı iken finansman bonusu, kısa vadeli bir borçlanma
aracıdır yani vadesi en fazla 360 gündür. Finansman bonoları genellikle iskontolu satılır.
Hem tahvil hem de finansman bonosu ihracı için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izin alınması gerekir.
5. YENİ SERMAYE BULMA YÖNTEMLERİ
5.1. Barter
Barter işleminde girişimci, satın aldığı mal ve hizmetlerin bedelini nakit yerine kendi ürettiği mal ve hizmetlerle
takas ederek ödemektedir. Barter işlemleri, uzman bir barter kuruluşu aracılığıyla yapılır. Bunun sebebi
doğrudan barter işlemini yapmanın maliyetinin daha yüksek olmasıdır. Barter kuruluşu, çeşitli
firmaların katılımı ile bir barter ortak pazarı meydana getirerek bir anlamda barter için bir piyasa
oluşturur. Katılımcı firmalar ya da girişimciler, bu barter pazarına arz ve talep bilgilerini sunarlar.
Böylece, kimin kiminle takas yapabileceği konusundaki bilgi havuzu oluşturulmuş olur.
Barter sistemi, kullanıcısına vade imkânı da sağlar. Bu uygulamada sistemden alım yapan girişimci,
sisteme borçlanırken satış yapan girişimci sistemden alacaklanır ve böylece alacaklının hakları her
durumda korunmuş olur. Barter kuruluşu, alacaklının haklarını korumak için sistemden alım yapan
firmalardan yani girişimciden alım tutarı kadar ipotek veya banka teminat mektubu şeklinde teminat
alır. Girişimci borcunu nakit olarak değil mal veya hizmet sunarak öderken alacaklı firma da alacağını
nakit olarak değil mal teslim alarak veya belirli hizmetlerden yararlanarak tahsil eder.
Barter işlemi, girişimcinin faaliyetlerinde kullanabileceği ya da kolayca satabileceği mal ve hizmetlere
karşılık olarak yapılmalıdır. Aksi takdirde barter işlemi girişimciye ilave maliyet getirebilir.
5.2. Kitle Fonlama
Girişimcinin bir grup insan tarafından İnternet aracılığıyla finanse edilmesine “kitle fonlaması”
denilmektedir. Yenilerde ortaya çıkan bu finansman modeline göre yeterli sermayesi olmayan
girişimci, iş planının ayrıntılarını kitlesel fonlama platformu aracılığıyla paylaşarak toplumun her
kesiminden finansal kaynak aramaktadır. Kitle fonlaması, 2008 küresel krizi sonrası küçük ölçekli
ve yeni kurulan şirketlerin küresel piyasalarda finansal kaynak bulmasının zorlaşmasına bağlı olarak
alternatif bir çözüm şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu finansman modelinde geniş kitlelerin katılımı
sağlanabilmektedir. Böylece, yüksek tutarlı girişimler bile kısa zamanda gerekli fona ulaşabilmektedir.
Girişime destek verenlerin çok sayıda olması ve bunların katlanabildikleri risk düzeyine göre girişime
finansal katkı sağlaması bu sistemin en önemli üstünlüğüdür. Girişimciye verilen destek karşılıksız
bağış olabileceği gibi aynı zamanda hisse, gelecekteki kazançlardan belirli miktar pay alma seçeneği
şeklinde de olabilmektedir. Kitle fonlamasında girişimi destekleyen kişilere yapacakları katkı tutarına
göre önceden belirlenen ödüller vaat edilmektedir. Bu ödüller; ücretsiz ürün temini, hediyelik eşya,
teşekkür yazısı gönderilmesi, destekçilerin isimlerinin duyurulması şeklinde olabilmektedir.
Gelişmiş ülkelerde kitle fonlaması işinde arayüz olarak hizmet veren platformun fonksiyonu, projenin
ya da girişimin tanıtımı için gerekli ortamı oluşturmak ve destek verenlerin yapacağı ödemeleri belli
bir komisyon kesintisi (% 5 ila %10) sonrası girişimciye (proje sahibine) iletmekten ibarettir. Bazı
platformlar, önceden belirlenen fon tutarının öngörülen sürede temin edilememesi halinde; o zamana
kadar toplanan fonları herhangi bir kesinti yapılmadan yatırımcılara iade ederken bazıları belirlenen
süre sonunda hedeflenen rakama ulaşılmasa bile o ana kadar toplanan fonu komisyonunu alarak
girişimciye ödemektedir.
Bu sistemin en önemli riski, yatırımcının İnternet ortamında aldatılma riskinin olmasıdır. Dolayısıyla
platformun gözetimi ve denetimi, hayati öneme sahiptir. Ülkemizde kitle fonlaması uygulaması SPK’nın
gözetiminde ve denetiminde yapılmaktadır. Sermaye Piyasası Kanununda “Kitle fonlama platformlarının
kurulabilmesi ve faaliyete başlaması için Kuruldan izin alınması zorunludur. Bu platformların
kuruluşlarına, ortaklarına, pay devirlerine, çalışanlarına, her bir fon sağlayıcısı tarafından
yatırılabilecek veya proje sahipleri ile girişim şirketleri tarafından toplanabilecek paranın azami
limitine ve faaliyetleri sırasında uymaları gereken diğer ilke ve esaslar ile toplanan fonların ilan
edilen amacına uygun olarak kullanıldığının kontrolü ve denetimine ilişkin esaslar Kurul tarafından
belirlenir.” denilmektedir. Platformun SPK gözetiminde çalışmasının amacı, yukarıda da ifade edildiği
gibi yatırımcılara aldatılma riskine karşı devlet güvencesi sağlamaktır.
5.3. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Destekleri
Kamu kaynaklarıyla sağlanan devlet desteklerinin bir kısmı faaliyet desteği (girişimci ve KOBİ’lerin
yapacakları faaliyetlere destek) diğer bir kısmı ise sermaye desteği (kredi garantisi, kredi faiz desteği
vb.) şeklindedir. Diğer taraftan, farklı bakanlıklarca işletmelere ve yatırımcılara sağlanan teşvikler
(vergi, sosyal güvenlik primi vb.) de bulunmaktadır. Ayrıca kamu kurumları İŞGEM ve TEKMER
tipindeki yapıların kuruluş ve işletmesine yaptığı nakdi katkılarla da girişimcilere dolaylı destekler
sağlamaktadır. Dolayısıyla girişimci ve KOBİ’lere kamu kaynaklarıyla sağlanan doğrudan ve dolaylı
mali destekler, çok büyük bir çeşitlilik göstermektedir
KOSGEB, girişimciye destek konusunda ilk akla gelen adrestir. Girişimcilik Eğitimleri ile ülkede
girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılmasını amaçlamaktadır. Böylece başarılı işletmelerin kurulması
genel hedefine uygun olarak girişimcilerin iş kurma ve yürütme konularında bilgi ve beceri sahibi
olmalarına, bu süreçte kendi rol ve sorumluluklarının farkına varmalarına ve kendi iş fikirlerine
yönelik iş planı/iş modeli hazırlayabilecek bilgi ve deneyim kazanmalarına destek sağlanmaktadır.
KOSGEB tarafından verilen Girişimcilik Eğitimini tamamlayan girişimcilere KOSGEB’in girişimcilere
yönelik desteklerinden yaralanabilmeleri sağlanmaktadır. KOSGEB’in girişimcilere yönelik sunduğu
desteklerden birisi de iş planı ödülüdür. İş planı ödülü, KOSGEB tarafından düzenlenen veya uygun
bulunan yarışmalarda dereceye giren girişimcilere verilen ödülleri kapsamaktadır. Ayrıca KOSGEB, İş
Geliştirme Merkezi (İŞGEM) ve Teknoloji Geliştirme Merkezi (TEKMER) gibi yapılar ile girişimcilere
destek olmaktadır.
Girişimcilik Destekleri dışında KOSGEB tarafından AR-GE; Teknolojik Üretim ve Yerlileştirme
Destekleri; İşletme Geliştirme, Büyüme ve Uluslararasılaşma Destekleri ve KOBİ Finansman Destekleri
başlıklarında işletmelere geri ödemesiz ve geri ödemeli destekler ile kredi faiz destekleri şeklinde
destek sağlanmaktadır.
KAYNAKÇA
Aktaş, Ramazan, Ali Alp, M.Mete Doğanay ve Ekin Tokat, (Excel Uygulamalı) Finans Matematiği,
Gazi Kitabevi, Ankara, 2009.
Aktaş, Ramazan, M.Mete Doğanay, Yunus Gökmen ve Kartal Somuncu, Finansal Yönetim, Beta
Yayınevi, Birinci Baskı, 2017.
Aktaş, Ramazan vd., Kriz Ortamında İşletme Yönetimi, TEB Kobi Akademi, İstanbul, 2009. Brealey,
Richard A., vd., (2007), Fundamentals of Corporate Finance, McGraw-Hill International. Ceylan, A.
(2003). Finansal Teknikler, Bursa, Ekin Kitabevi,
ER Bünyamin, Yunus Emre ŞAHİN ve Mesut MUTLU, “Girişimciler İçin Alternatif Finansman
Kaynakları: Mevcut Durum ve Öneriler”, Uluslararası Ekonomi ve Yenilik Dergisi, 1 (1) 2015, 31-54.
Kalkınma Bakanlığı (2014), Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018): Girişimciliğin Geliştirilmesi.
Sayılgan, G. (2008). Soru ve Yanıtlarıyla İşletme Finansmanı (3. Baskı b.). Ankara, Turhan Kitabevi.
http://www.yatirimbarter.com.tr/barter-nedir,YT_5.html
Yeni kuralacak şirkette doğru adımları atmak firmanın temelini sağlam kurmak demektir.
İşe başlarken kazanmak, A'dan Z'ye destek almak için pazarlaman.com yanında. Siz iş modelinize odaklanın, biz gereken her türlü desteği sağlayalım.
Telif Hakkı © 2020 pazarlaman.com - Tüm Hakları Saklıdır.
Pazarlaman.com bir Leditex Danışmanlık San.Tic.Ltd.Sti kuruluşudur.